KOBAY BİR NESİLİZ

 

İnsanların birbirleriyle kurdukları en duygusal bağ, “akıllı telefon” üzerinden birbirlerine gönderdikleri kalpler oldu artık. Duyguların yerini emoji, insan bedenlerinin yerini sanal icatlar aldı. Olaylar, durumlar, yazılar ve fotoğraflar karşısında verilen tepkiler, yüz ifadeleri çalındı; parmak izleriyle birlikte “dev telefon şirketleri” tarafından dünya istihbaratına sunuldu. Parmak okuyucular ile istedikleri zaman parmaktaki kodları alıp ön kamerayla da istedikleri an yüzümüzü görüp, minik mikrofon ile istedikleri zaman ortamı dinleyip olmadığımız yerlerde ve hatta belki adını bile duymadığımız yerlerde adımıza işlem yapabilecek donanıma ve istihbarata sahip oldular.

Dünya teknolojisi son hızda ilerlerken oluşturulan yapay zekâ” platformuna gelecek bilgiler için “sosyal medya” kanallarını kullandılar. Bu kanallar dünyanın en büyük haber, bilgi toplama mecralarıdır. Mesela bu mecralardaki canlı yayınlarla, kullanıcının isteği doğrultusunda ve hiç bir suç olmadan, istedikleri zaman kameraya yansıyan her ne varsa işe yarayanları alıp geri kalanını maps ile paylaşıp hem maps optiğini büyütüyorlar hem de istedikleri yerleri gözlemleyebiliyorlar.

Bazı iletişim kanalları yasal bir işlem çıkartıyor karşımıza ve belli zamanlarda bilgileri depoluyor. Yüzdeler dolarak tamamlanınca tüm yazışmalar, bilgi, belge vs. telefondan uçarak onların istedikleri belleklere gidiyor. Yasal teslimiyet, kölelik, sömürge! Kendi isteğimiz ile kendi irademizi telefonların ve teknolojinin içine hapsolmuş beyinler olarak beyinlerimizin loblarını kontrol dışı bırakan sistemlere, yazılımlara karşı gelinemez hâle getiriyoruz. Bunların baş mimarı “akıllı telefon” kullananlar olarak bizleriz. Sigara her ne kadar nikotin ihtiyacı bağımlılığı olan bir zehir ise telefon da sosyal meydanın salmış olduğu merak isteğinden ortaya cıkmış sanal nikotinden farksız değildir. 19. yüzyılda başlayan kobay deneylerinin başkarakterleri fareler ve maymunlardı. 21. yüzyılda ise başkarakterler insanlar!

Türkçesi yüz kitabı (facebook) olan mecranın kurucusu olan kişinin yapmış olduğu bir canlı yayın sırasında bilgisayarının ön kamerasını ve hoparlör yerini bir bant ile kapattığı görülmüştü. Bu tesadüf veya bir algı mesajı değildir, var olan bir şeyin her insana uygulanabilecek olduğunun göstergesidir. Sakın kendinizi küçük görmeyin, emin olun hepiniz kendi devletiniz için birer fidansınız.

Geleceğin savaşlarındaki son nesil biziz, dünya teknoloji şirketleri 1980 ve 2018 arasında inanılması güç bir şekilde büyüyerek insan beynini hayretlere düşürecek buluşlara imza atıyor. Bunların neden daha önceki zamanlarda olmadığını düşündünüz mü? “Savaşlar vardı, bilim bu kadar gelişmiş değildi.” diyeceksiniz belki. Hayır, cevap bu değil. Bundan asırlar önce zaten en üst zirvesine ulaşmış idi. Peki neden o zirveden aşağı düştük?

Unutma, arkadaşınla paylaştığın tek ortak noktan şarj aletin olursa sadakatsiz toplum olmaktan kurtulamayız.

KURMAY

Bu yazı yorumlara kapalı.